Altın Kuş Masalı
Bir zamanlar, büyülü bir ormanın derinliklerinde, altın tüyleri güneş gibi parıldayan ve şarkılarıyla tüm canlıları mutlu eden efsanevi bir Altın Kuş yaşarmış. Bu kuş, her sabah ormanın en yüksek ağacının tepesinde öyle güzel bir şarkı söylermiş ki, tüm ormanın sakinleri ona kulak verirmiş.
Bir gün, uzak bir krallığın kralı bu muhteşem kuşun şarkısını duymak için sabırsızlanmış. Kralın üç oğlu varmış: en büyük oğlu Cenk, ortanca oğlu Can ve en küçük oğlu Cem. Kral, oğullarına Altın Kuş’u bulup getirmeleri için talimat vermiş. Ona göre bu kuş, krallığa mutluluk ve bereket getirecekmiş.
İlk önce Cenk yola çıkmış. Yolculuğu boyunca birçok tehlikeli yaratıkla karşılaşmış ve Altın Kuş’un yuvasına ulaşamadan geri dönmüş. Ardından Can gitmiş. O da pek çok zorluğun üstesinden gelmiş ama kuşun bulunduğu gizli vadiye giremeyip dönmek zorunda kalmış.
Sonunda sıra Cem’e gelmiş. Cem, kalbi temiz ve akıllı bir delikanlıymış. Yolda bilge bir baykuşla karşılaşmış ve baykuş ona şöyle demiş: “Altın Kuş’u bulmak istiyorsan, sabırlı ve cesur olmalısın. Onun yuvası, büyülü bir vadinin en derinlerinde. Ancak yolculuğun sırasında dikkatli ol ve her gördüğün altın nesneye tamah etme.”
Cem, baykuşun sözlerini dinlemiş ve yola devam etmiş. Bir gece büyülü vadide kamp kurarken, rüyasında Altın Kuş ona görünmüş. Kuş, “Cesur Cem, senin kalbinin saflığını gördüm. Bu yüzden sana yardım edeceğim. Yarın sabah doğduğunda, en yüksek ağaca tırman ve beni bulacaksın,” demiş.
Sabah olduğunda Cem, kuşun dediği gibi en yüksek ağaca tırmanmış ve sonunda Altın Kuş’u bulmuş. Kuşu yakalamaya çalışmamış, sadece onunla konuşmuş ve ona krallığına gelmesini rica etmiş. Altın Kuş, Cem’in iyi niyetini anlamış ve onunla birlikte gitmeyi kabul etmiş.
Krallığa döndüklerinde, Altın Kuş tüm şarkılarıyla krallığa neşe saçmış. Kral, Cem’in bu başarısını kutlamış ve oğulları arasında en cesur ve bilge olanın Cem olduğunu ilan etmiş.
Altın Kuş’un gelişiyle birlikte, krallıkta bolluk ve huzur hüküm sürmüş. Cem, bu olaydan sonra her zaman kalbinin sesini dinlemiş ve herkesle barış içinde yaşamış.