Açgözlü Kedi Masalı
Bir zamanlar, uzak ülkelerin birinde, yoksul bir nine ile miskin kedisi beraber yaşarlardı. Yoksul nine, bulduğu yiyeceklerle kıt kanaat geçiniyor, yemek artıklarını miskin kediye veriyordu.. Zavallı miskin kedi, taze ciğer, et gibi yiyecekleri rüyasında bile göremiyordu. Ayda yılda bir defa yolunu şaşıran bir fare, kedinin yolunu çıkınca o günü bayram gibi kutluyordu.
Günler haftaları, haftalar ayları kovalarken zaman hızla geçiyordu. Yoksullukla geçen zamanlar miskin kediyi epey zayıflatmıştı.
Günlerden bir gün, miskin kedi evin damına çıktı, etrafına baktı. Komşunun damındaki oldukça iri yapılı, semiz kediyi gördü. Semiz kedi, onu yanında kendini çok zayıf ve güçsüz gördü. Semiz kediye yakınmaya başladı;
– “Neden ben böyle zayıf ve güçsüzüm, sen böyle iri ve semizsin?” diye…
Semiz kedi:
– Ben padişahın sarayında yaşıyorum, sen de her gün padişahın sarayına gelirsen, orada türlü türlü yemekler bulur, yersin, sen de benim gibi semiz olursun, dedi.
Bu fikir zayıf kedinin pek hoşuna gitti. Yarı aç, yarı tok yaşıyordu günlerce..
Semiz kediye,
– Ben de gelmek istiyorum! Saraya gittiğinde haber ver de berber gidelim, dedi.
Semiz kedi, tamam dedi.
Akşam oldu, zayıf kedi eve geldi, durumunu yaşlı ev sahibine anlattı.
Yaşlı Nine,
– “Üzüntüyle, yavrucağızım insana en büyük kötülüğü hırs verir, belli ki sen bunu iyi idrak edememişsin ama yine de karar senin demiş.
Kedi, yaşlı ninenin sözlerine aldırış etmemiş. Ne dediğini dahi anlamak istememiş. Bir an önce saraya gidip o güzel yemeklerin içinden hangisini yiyeceğini düşünüyormuş.
Gün ağardı, sabah oldu, bizim Semiz kedi pencerenin kenarına gelip “miyaav miyaav miyaaav!” diye seslenerek zayıf kediyi çağırdı, beraber saraya gittiler.
Ne var ki, sarayda durum hiç de Semiz kedinin anlattığı gibi güllük gülistanlık değildi. Her gün sarayın kapısına yığılan kedilerden saray halkı bıkmıştı. Üstelik, her gün bu kedilere yenileri ekleniyordu. Padişah, vezirlerine emretti; “Nerede bir kedi görürseniz onları yakalayıp bir çuvala koyun, ormanın tam orta yerine bırakın ki, bir daha şehre dönemesinler.” demiş.
Zayıf kedi, sarayın çöplüğünde tam yemek yemek üzereymiş ki, padişahın adamları kedileri yakalamak için hepsine saldırmışlar. Zavallı zayıf kedi, pek çelimsiz olduğundan hemen yakalanıvermiş. Padişahın adamları açgözlü kediyi tuttukları gibi ormanın orta yerine bırakmışlar.
Yaşlı nine de, belki hatasını anlar da döner diye, açgözlü kediyi birkaç gün beklemiş, sonra kedinin açgözlülüğün kurbanı olduğunu anlayıp, ümidi kesmiş. Kendine sokaktan yeni bir kedi bulmuş ve artık yiyecekleriyle onu besliyormuş..
Hikayenin sonu daha mı yumuşak olsaydı acaba ben değiştirdim :/